Yatırım dünyasında başarılı olmak, doğru bilgi ve stratejilerle donanmış olmayı gerektirir. Temel analiz, tüm yatırımcıların hisse senedi seçimlerinde öncelikli olarak başvurması gereken kritik bir yöntemdir. Yatırımcı demek, yatırım yapılan şirketin bir bakıma ortağı olmak demektir. Nasıl ki bugün detayını hiç bilmediğimiz ve finansal durumuna hakim olmadığımız bir işletmeye paramızı yatırıp ortak olmuyorsak, borsada da şirketlere körü körüne ortak olmak yerine temel analiz araçları ile bir değerlendirme yapmamız gerekir.
Temel analiz hakkında okuyabileceğimiz belki binlerce kitap vardır ancak biz bu rehberde temel analizin ne olduğunu, nasıl uygulanacağını ve hisse senedi seçim sürecinde nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini basit olarak anlatmaya çalışacağız.
Yatırım yaparken bilinçli bir yol izlemek isteyenler için temel analiz, sağlam bir temel ve kapsamlı bir yaklaşım sunar. Bu detaylı rehber, temel analizin derinliklerine inerek, yatırımcılara hisse senedi seçiminde kullanabilecekleri ayrıntılı yöntemler ve stratejiler sağlamayı amaçlar.
Temel Analizin Tanımı ve Önemi
Temel analiz, bir şirketin mali durumunu, sektör konumunu, ekonomik faktörleri ve diğer tüm ilgili verileri derinlemesine inceleyerek gerçek değerini belirleme sürecidir. Bu analiz yöntemi, yatırımcıların şirketlerin sağlıklı bir finansal yapıya sahip olup olmadığını, adil bir değerleme ile işlem görüp görmediğini yani mevut hisse fiyatının şirketin gerçek değerini karşılayıp karşılamadığını ve uzun vadede değer kazanıp kazanmayacağını değerlendirmelerine fırsat tanır.
Bir şirket hakkında temel analiz yapabilmek için her çeyrek yani yılın 3 aylık dönemlerinde yayınlanan finansal raporları incelemek gerekir. Bu raporlar, şirketlerin sektördeki konumuna ve finansal yapısına ışık tutarlar.
Yani internette arayarak TUPRS firmasının borcunun ne kadar olduğunu bulamazsınız ama finansal raporlarda bu rakamlar net olarak yazmaktadır. Bu nedenle finansal raporların okunması büyük önem arz eder.
Finansal Raporların Okunması
Finansal raporlar çok sayıda farklı tablolar ve finansal terimler içerirler. İktisat ve ekonomi eğitimi almış kişiler için bu raporları okumak zor olmasa da bu tür bir eğitimi olmayan kişiler için ilk bakışta karışık hatta anlamsız gelebilir.
Finansal raporlar temelde 3 ana başlıkta bilgi içerir. Bunlar;
- Gelirler
- Bilanço
- Nakit akışı
Bu kavramları iyi anlamak, isabetli temel analiz yapmanın birinci kuralıdır. Şimdi sırayla kısaca bahsedelim.
Gelir Tablosu
Finansal raporlar veya finansal tablolar, şirketin gelir ve giderlerini gösteren tablolar içerirler. Bu tablolara genelde gelir tablosu adı verilir.
Gelir tablosu yazıyor ama neden “gelir ve giderler” belirtiliyor diye sorabilirsiniz. Buna gelir tablosunun daha detaylı bir tanımı ile cevap verelim.
Gelir tablosu, işletmenin belirli bir dönemde elde ettiği tüm gelirler ile bu gelirlerin elde edilmesi için katlandığı giderleri ve bunların sonucunda oluşan kâr veya zararı gösteren bir mâlî tablodur.
Gelir tablosu tanımı
Gördüğünüz gibi giderler de aslında gelirlerin bir parçası ve gelir elde etmek için katlanılan masraflar veya harcamalar olarak değerlendiriliyor.
Dolayısıyla bir gelir tablosuna baktığınızda şirketin tüm gelirlerini ve giderlerini görebilirsiniz.
Bu tablolarda ayrıca net kâr bilgileri de yer alır. Net kar, şirketin ürün veya hizmetlerinden elde ettiği gelirin maliyetler düşüldükten sonra kalan miktarıdır. Şirketin ne kadar gelir elde ettiğini ve bu gelirden sonra ne kadar kar kaldığını gösterir.
Bir şirketin sürekli olarak net kârını artırması, sağlıklı bir işletmenin işareti olabilir.
Bilanço
Finansal raporlarda belki de yorumlanması ve anlaşılması en zor bölüm bilanço bölümüdür. Bilanço, şirketin varlıklarını ve bu varlıkların sağlandığı kaynaklarını gösteren mali bir tablodur.
Yani gelir tablosu ile şirketin o dönemde ne kadar gelir ve net kâr elde ettiğini öğrenirken bilanço tablosu ile şirketin para haricindeki varlıkları, borçları ve sermayesi hakkında bilgileri öğrenebiliriz.
Bilanço tablosunda yer alan öz sermaye, varlıkların borçlardan arındırıldığı net değeridir. Şirketin varlıkları (ne kadar zengin) ve borçları (ne kadar borçlu) hakkında bilgi verir.
Güçlü bir bilanço, şirket gelir elde edemese bile borçlarını rahatça karşılayabileceğini gösterir.
Nakit Akışı
Nakit akışı, şirkete nakit para giriş ve çıkışlarını gösteren tablodur. Şirketler operasyonlarını sürdürebilmek için nakit akışına ihtiyaç duyarlar. Basit bir örnek verecek olursak; sürekli olarak 12 ay vadeli ürün satan bir şirket ilk ürünü sattıktan sonra o ürünün parasını tahsil edene kadar 12 ay geçmesi ve bu süre içinde şirket kendi sermayesini kullanarak üretime veya faaliyetlerine devam etmesi gerekir. Nakit akışı bu yüzden önemlidir.
Sağlam bir nakit akışı, şirketin faaliyetlerini sürdürebilirliğini ve potansiyel krizleri yönetebilme yeteneğini gösterir.
Finansal Oran Analizi
Finansal tablolardaki sayfalarca -bazen yüzlerce sayfa- bilginin sonucunda elde edilen bazı finansal oranlar vardır. Bu oranlar şirketleri eşit kriterler ile kıyaslamaya olanak sağlar. Tek başlarına hisse senedi seçme kriteri olmasalar bile bir şirketin genel durumu hakkında önemli birer göstergedirler.
Kâr Marjı
Kar marjı, satışlardan elde edilen kârın yüzdesini gösterir. 100 lira satış yapıp 50 lira kâr eden bir şirket ile 500 lira satış yapıp 100 lira kâr eden şirket sadece kâr miktarına bakarak değerlendirilemez. bir yanda satışlarından %50 kâr elde eden bir şirket varken diğer yanda sadece %20 kâr edebilen bir şirket görürüz.
Yüksek bir kar marjı, şirketin maliyetlerini etkin bir şekilde yönetebildiğini ve rekabet avantajına sahip olduğunu gösterir. Şirketin satışlarının ne kadarının kar olarak kaldığını gösterir.
Yüksek kar marjı, etkili maliyet kontrolü ve güçlü pazar konumunu işaret eder.
Ancak tek bir kar marjı çeşidi olmayıp şirketlerin yapılarına göre farklı kâr oranı hesaplamaları da yapılabilir. Bunlar;
- Brüt Satış Kârı Oranı
- Faaliyet Kârı Oranı
- Net Kârlılık Oranı
- Özkaynaklar Kârlılığı Oranı
- Aktif Kârlılığı Oranı
Borç/Özsermaye Oranı
Borç/Özsermaye oranı şirketin finansman yapısını ve risk seviyesini değerlendirir. Bilanço tablosunda yer alan öz sermaye, varlıkların borçlardan arındırıldığı net değer olduğunu finansal tablolar başlığında belirtmiştik.
Düşük bir oran, şirketin daha az borçlu olduğunu gösterir. Bu da potansiyel finansal sıkıntılara karşı daha dirençli olduğunu gösterir. İngilizce debt ratio olarak ifade edilir.
Borç özsermaye oranı kaç olmalı sorusunun ise net bir cevabı yoktur. Sektörel olarak borçlanma üzerine iş yapan şirketlerde bu oranın yüksek olması normal kabul edilebilir ancak başka bir sektör için aynı oran istenmez.
Türkiye piyasalarında borç özsermaye oranı 1-2 arası normal kabul edilebilir ancak ABD borsaları için kabul edilebilen borç özsermaye oranı çok daha düşüktür.
F/K Oranı (Fiyat/Kazanç)
F/K yani fiyatın kazanca oranı hisse senedinin fiyatının, şirketin kazancına oranını gösterir. Oranın düşük olması, hissenin görece ucuz olduğuna işaret edebilir. İngilizce price-to-earnings ratio olarak ifade edilir.
Yine tek başına fk oranı kaç olması sorusunun cevabı yoktur. Türkiye piyasaları için genel olarak kabul gören F\K oranı ise 10 seviyesidir. F\K oranı 10’un üstünde olan şirket hisselerinin pahalı, 10’un altında olan şirket hisselerinin ise ucuz olduğu kabul edilmektedir.
Farklı borsalar ve sektörler için farklı oranlar normal kabul edilebilir. Örneğin Mayıs 2023 itibarıyla S&P 500’ün ortalama F/K oranı 14,93’tü.
Sektör ve Piyasa Analizi
Bir şirketin performansını sadece finansal tablolara ve finansal oranlara bakarak değerlendirmek hatalı olur. Neredeyse tüm şirketler genel ekonomik koşullar ve sektörünün genel durumundan etkilenirler. Faiz oranları, enflasyon oranları ve ekonomik büyüme gibi makroekonomik faktörlerin yanı sıra, sektördeki trendler ve gelişmeler de hisse senedi fiyatlarını etkileyebilir. bununla beraber coğrafi ve politik gelişmeler de şirketlerin konumlarını önemli ölçüde etkileyebilir.
Bu nedenle temel analiz yaparken finansal oranların sektörel finansal oranlar ile kıyaslanması gerekir. Örneğin fk oranı ortalama 8,67 olan bir sektör içinde fk oranı 17 olan bir şirketin sektör içinde ayrıştığını veya zaten değerlenmiş olduğunu düşünebiliriz.
Şirket Değerlemesi
Şirket değerlemesi, temel analiz ile hisse seçiminin son ve en önemli noktasıdır. Sonuç olarak hisse seçimlerini kâr etmek amacıyla yaparız ve bir şirketin gelecekteki finansal durumunun gelecekteki hisse fiyatına etki edip etmeyeceğini değerlendirmemiz gerekir.
Şirket değerlemesi için çeşitli hesaplama yöntemleri mevcuttur ancak temel olarak şirketin gelecekte üreteceği tahmini nakit akışlarının bugünkü değerini hesaplamayı içerir. Bu, yatırımcıların hisse senedi için adil bir değer belirlemelerine yardımcı olur.
Örneğin genel olarak fk oranı 8 olan bir şirketin gelecekteki kazançlarını tahmin ederek gelecekte ulaşabileceği hisse fiyatını hesaplamak mümkün olabilir. Bu elbette tek bir bölme çarpma işlemi ile bulunamayacak kadar kapsamlı bir değerlendirme olacaktır.
Ancak genel prensip olarak uzun yıllar belirli finansal oranlara sahip şirketlerin gelecekte de benzer finansal oranlar ile fiyatlanacağını öngörmek yanlış olmaz.
Bununla beraber şirket değerlemesi içine mutlaka sektörün gelecekteki konumu da dahil edilmelidir.
İlk Yorumu Siz Yapın